19 Eylül 2016 Pazartesi

Çocuklarımıza Klasik Çocuk Masalları Okumalı Mıyız?

Çocuk yetiştirme argümanları tartışılırken en önemli konulardan birisi de çocuklarımıza klasik çocuk masalları okuyup okumayacağımız sorusudur.

Çocuklar, doğdukları an itibariyle, bulundukları çevre koşullarının yönlendirmesiyle, şiddeti olumlamayı ya da reddetmeyi seçerler. Başka bir anlatımla, eğer çocuk şiddet kültürü içinde yaşıyorsa, şiddete başvurmayı meşru bir yol olarak benimseyecektir. Çok daha özet bir anlatımla, hırçın ve hırpalanarak seviliyorsa kendi akranlarını da öyle sevecektir.


Milli Eğitim Yasası’ndaki ve Çocuk Haklarına Dair Sözleşme’de çocuğun her türlü şiddetten korunma hakkı ( Madde 19) sözleşmenin ana hedeflerinden biridir. Bu anlamda sözleşme, çocuğu şiddete karşı korumak için yasal, idari, sosyal ve eğitim açısından gerekli her türlü önlemin alınmasını öngörmektedir. Ne yazık ki, kütüphanelerde, okullarda ve evlerde, çocuklarla buluşan birçok kitapta Milli Eğitim Temel Yasası’nın benimsediği genel amaçla ve temel çocuk haklarıyla çelişen unsurlar bulunmaktadır. Kitapların bir kısmında şiddet hem geleneksel anlayışın ya da ideolojinin bir parçası olarak, hem de bir sorun çözme yöntemi ve kendini ifade etme yöntemi olarak gösterilmekte ve övülmektedir.


Klasik çocuk masallarında var olan; üvey anne tarafından avcıya teslim edilen, sonrasında zehirli elma tuzağına düşen Pamuk Prenses, ormanda kaybolan, babalarının ilgisizliğinden, hayali bir pasta evle kandırılan zavallı Hansel ve Gratel,  üvey kardeşlerinin kölesi olan Külkedisi Sinderella gibi aklımıza gelmeyen kötülükleri öğretebilen tüm doğrudan ya da dolaylı olarak şiddet içeren masallar… Bu örneklerin hepsi şiddet içeriyor, hem de tüylerimizi ürpertecek cinste şiddet. Kurdun büyük anneyi tüm bir şekilde yutması her ne kadar gerçek üstü olsa ve hikâyenin sonunda kurtulup mutlu sonla bitse de, ben hassas çocukların bu hikâyeler ile uykularının kaçacağı görüşündenim.  Avcının büyükanneyi kurtarmak için kurda verdiği ceza sizce de fazla şiddet yüklü değil mi, kurt suçlu dahi olsa? Şiddet kültürünün temelinde haksızlık vardır, ama her haksızlığa uğrayan kişi de şiddet yolunu seçmez, seçmemelidir.
Yazının temel sorusuna geri dönecek olursak, benim önerim klasik masalları yukarıda bahsettiğim özelliklere sahip ise değiştirerek okunması yönündedir, en azından korkuların pik yaptığı dönem olan 2-4 yaş arası dönemde. (Çocukluk dönemi kaygı ve korkuları ile ilgili de çok yakında yazımı paylaşacağım.) Elbette ki, çocuk kitaplarının hep mutlu sonla bitmesi gerektiğini anlatmıyorum ancak mutlaka umutlu bir sonla bitmeli diyorum.  Anlatılmak ve verilmek istenen duygu olumlanarak verilmeli ve çocukların içini ısıtacak umutla bitmeli :)

Öteki türlü şiddet her zaman şiddeti doğuruyor ve dozunu arttırıyor, yaşadığımız coğrafyada yüzyıllardır bitmeyen kin ve öfke başka nasıl açıklanabilirdi ki?


Uzm. Psk. Serap Karaöz Alaca





Bu hafta Kırmızı Başlıklı Kız’a atıfta bulunan bir kitapla devam edeceğiz interaktif kitap atölyelerimize. Bildik masalımıza başka bir açıdan bakan nefis bir kitap “Kim Korkar Kırmızı Başlıklı Kız’dan?”
Masal kısa, ritmik ve kafiyeli cümlelerle yazılmış. Çocukların özellikle sevdiği tekrarlar yerini bolca almış, tıpkı diğer Sara Şahinkanat kitapları gibi. Dil gelişimi için tekerlemeleri ve buna yer veren kitapları bolca öneriyorum atölyeye gelen çocuklarıma ya da danışanlarıma.
Kim Korkar Kırmızı Başlıklı Kız’dan? kitabı 2009 yılında “Yılın En İyi Resimli Öykü Kitabı” seçilmiş. Ayşe İnan Alican ise şahane ayrıntılarla resimlemiş bu güzel kitabı. Her resimde başka bir ayrıntıya takılıp eğleniyorsunuz. Anne kurdun kucağındaki “Çalıkurdu” kitabının ayrıntısına bayıldım :)
Bir de karşı tarafın bakış açısından bakalım bakış açısını anlatacağımız bu atölye sonunda kurtların vejetaryan oluşlarını mantarlı pizza yaparak kutlayacağızBekleriz :)