22 Aralık 2017 Cuma
Farklı bir çizgi film - Punky
Farklı olanı seviyor, kapsıyor muyuz acaba?
Atölyeniz hakkında bilgi almak istiyorum diye arayanlara ısrarla farklı çocukları da kabul ediyoruz diyorum. Bize gelen anneler, şükür ki her zaman bilinçli, destek olurlar, kabul ederler. Bazen bir iki kişi telefonda, " Ya benim çocuğuma vurursa diye soruyor, vurmaması için ben elimden geleni yapacağım, ama fiziksel ve psikolojik anlamda tamamen sağlıklı olan bir başka çocuğun vurmayacağının da garantisini veremem diyorum. ( Çoğunlukla bu soruyu soranlar ve bu cevabı duyanlar gelmiyorlar:))
Farklı demeyi bile sevmiyorum, çocuk her zaman çocuk çünkü...
Bugün size farklılıkları anlatan bir çizgi filmden bahsedeceğim, çizgi filmin adı Punky.
İrlanda yapımı Punky'nin konusu, 6 yaşında, kocaman bir kalbi olan, down sendromlu bir kız çocuğunun yaşadığı olaylar. Bazen bir şeye canı sıkılıyor, bazen arkadaşıyla bir şeyini paylaşıyor vs.
Punky'nin annesi ve babası ayrılmış, yaşadığı olaylar tamamen günlük yaşamdan kesitler sunuyor, samimiyetsiz bir mutluluk göze çarpmıyor.
Bu aralar, bana danışmanlık için gelen ailelerin 10'undan 5'i boşanmış, 2'si de boşanmak üzere olan çiftler. En sık sordukları ve endişelendikleri konu bu oluyor, televizyonda, kitaplarda sürekli mutlu aileler görürse, çocuğumuz incinir mi? Cevap olarak hep aynı şeyi söylüyorum. Evet incinir, ama bu da onun hayattaki sınavı.
Keşke, elimizde bir sihirli değnek olsa, tüm çocukları çok sağlıklı yapsak, tüm çiftlerin iletişimlerini düzeltsek, hiç parçalanmış aile olmasa ve de hiçbir çocuk annesini, babasını kaybetmese, ebeveynini uzaklara herhangi bir nedenle göndermese..
Ancak bu yazdıklarımı gerçekleştirecek güce sahip olamadığımız için, onlara "Bak, yalnız değilsin, seninle aynı şeyi yaşayan başka çocuklar da var" diyebilmek kıymetli. Çünkü bir acıyı yaşadığınız zaman en çok niye ben, diye hesaplaşmalar yaparken bulursunuz kendinizi, benim gibi birisi daha varmış diyebilmek her yaş için, her zaman daha iyi hissettirir.
Hem boşanma hem down sendromu olunca konu, konuşacak oldukça şey var, bugun farklılıkların down sendromu kısmına tekrar dönüp, Tübitak Yayınları'ndan çıkmış "Down Sendromlu Bir Arkadaşım Var" ı da paylaşmak isterim. O da 5 yaş üstü için çocuklar, down sendromlu bir çocuğu anlatan tavsiye edebileceğim bir kitap.
Punky'den bir linki de ekliyorum, farklılıkları bilen, özümseyen ve saygı duyan, dünya vatandaşı bir çocuğunuz olsun isterseniz, izletmeniz ümidiyle.
https://www.youtube.com/watch?v=McVUF_uND7o
Uzm. Psk. Serap Karaöz
3 Ağustos 2017 Perşembe
Cömert Ağaç ve karşılıksız sevebilmenin güzelliği
"Son ırmak kuruduğunda, son ağaç yok olduğunda, son balık tutulduğunda; beyaz adam paranın yenmeyen bir şey olduğunu anlayacak." Kızılderili Atasözü
Cömert Ağaç ; orjinal adıyla 'The Giving Tree' ile Koza Atölye'nin sahibi Dilrubacigim sayesinde tanıştım. Bazı kitaplar bazen yüreğinizde çok farklı yerlere dokunur, tam da ihtiyacim olduğu anda, nasıl da çıktı karşıma diye düşündürür ya sizi, Cömert Ağaç 'ın bende bıraktığı iz de tam olarak böyle oldu, bu nedenle bu kitap hakkinda bir kaç sey paylaşmak istedim.
Cömert Ağaç 1964 yılında ( evet oldukça eski) Shel Silverstein tarafından yazılmış, resmedilmiş ve bugüne kadar yazılmış en iyi cocuk kitaplari arasinda gosterilen br kitap.
Kitapta, bir çocuk ile bir ağacın yasamsal döngü içerisindeki dostluğuna şahit oluyorsunuz. Günümüz insanoğlunun bencil, yaşadığı ana odaklanan, yarını düşünmeyen, çıkarları uğruna yikabilen kişilik özellikleri oyle naif bir incelikle işlenmiş ki, okurken bu kitap yetişkinler için yazılmış olmalı diye düşünüyorsunuz.
Hikayede, çocuk, Cömert Ağaç'tan once oyun istiyor, her çocuk gibi...Sonra bolca sevgi, biraz da tensel temas ( Burada Bowlby'in Baglanma Kuramı'ni hatirlatiyor bu ilişki bize.)
Çocuk büyüyor, büyüdükçe istekleri degismeye başlıyor, ağaç çocuğu o kadar çok seviyor ki, çocuğun bencillesen isteklerini dahi, severek yerine getirmeye çalışıyor.
Çocuk yaşlanıyor, hırsları bitiyor, dinginlesiyor, ihtiyaci bu sefer yorgunlugunu giderebilecegi bir kütük oluyor, ağaç elinde son kalan şeyini de çocukla paylasmaktan yine çekinmiyor, dostunu mutlu etmek uğruna...
Hayatın ilginç ve bazen acımasız döngüsüne, doğa ananin vericiligine, almadan verebilmenin güzelliğine dair bolca konuşup ardından kendi kara tahtalarımızı yapiyor olacağız.
Daha iyi bir işiniz yoksa bu Pazar 13:30'da bekleriz.
"Ve sen de biliyorsun tüm verdiklerim,
bana borclu kalman icin değil,
yaşamak istediğim için
sana duyduğum sevgiyi. ( "Alan" Ruth Bebermeyer Given To albümünden)
Cömert Ağaç ; orjinal adıyla 'The Giving Tree' ile Koza Atölye'nin sahibi Dilrubacigim sayesinde tanıştım. Bazı kitaplar bazen yüreğinizde çok farklı yerlere dokunur, tam da ihtiyacim olduğu anda, nasıl da çıktı karşıma diye düşündürür ya sizi, Cömert Ağaç 'ın bende bıraktığı iz de tam olarak böyle oldu, bu nedenle bu kitap hakkinda bir kaç sey paylaşmak istedim.
Cömert Ağaç 1964 yılında ( evet oldukça eski) Shel Silverstein tarafından yazılmış, resmedilmiş ve bugüne kadar yazılmış en iyi cocuk kitaplari arasinda gosterilen br kitap.
Kitapta, bir çocuk ile bir ağacın yasamsal döngü içerisindeki dostluğuna şahit oluyorsunuz. Günümüz insanoğlunun bencil, yaşadığı ana odaklanan, yarını düşünmeyen, çıkarları uğruna yikabilen kişilik özellikleri oyle naif bir incelikle işlenmiş ki, okurken bu kitap yetişkinler için yazılmış olmalı diye düşünüyorsunuz.
Hikayede, çocuk, Cömert Ağaç'tan once oyun istiyor, her çocuk gibi...Sonra bolca sevgi, biraz da tensel temas ( Burada Bowlby'in Baglanma Kuramı'ni hatirlatiyor bu ilişki bize.)
Çocuk büyüyor, büyüdükçe istekleri degismeye başlıyor, ağaç çocuğu o kadar çok seviyor ki, çocuğun bencillesen isteklerini dahi, severek yerine getirmeye çalışıyor.
Çocuk yaşlanıyor, hırsları bitiyor, dinginlesiyor, ihtiyaci bu sefer yorgunlugunu giderebilecegi bir kütük oluyor, ağaç elinde son kalan şeyini de çocukla paylasmaktan yine çekinmiyor, dostunu mutlu etmek uğruna...
Hayatın ilginç ve bazen acımasız döngüsüne, doğa ananin vericiligine, almadan verebilmenin güzelliğine dair bolca konuşup ardından kendi kara tahtalarımızı yapiyor olacağız.
Daha iyi bir işiniz yoksa bu Pazar 13:30'da bekleriz.
"Ve sen de biliyorsun tüm verdiklerim,
bana borclu kalman icin değil,
yaşamak istediğim için
sana duyduğum sevgiyi. ( "Alan" Ruth Bebermeyer Given To albümünden)
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)